Orijinal İsmi: An Cailín Ciúin Yönetmen: Colm Bairéad / Oyuncular: Catherine Clinch, Carrie Crowley, Andrew Bennett, Michael Patric, Kate Nic Chonaonaigh, Joan Sheehy / Senaryo: Colm Bairéad, Claire Keegan / Tür: Dram / Süre: 94′ / Ülke: İrlanda

Bir yola çıkıyoruz. Birkaç ay sürecek sadece, geri döneceğiz sonra. Uzak akrabaların yanında uyanacak, günü geçirecek ve yeniden uyuyacağız. Sayılı gün. Sonra ev, sonra anne, sonra baba. Yuva. Giderken arkada bıraktığımızı sandığımız, döndüğümüzde karşımızda bulamadığımız. Anlamı değişmiş bizim için artık, dört duvardan ve büyüten insanlardan ibaret değil bizdeki karşılığı. Sevgiyi tattık çünkü geçen yaz, gerçek olanını.
Çağdaş İrlanda Edebiyatı’nın en güçlü seslerinden, son olarak Small Things Like These isimli kısa romanını hayranlıkla okuduğumuz Claire Keegan’ın memleketinde 2010 senesinde, Türkçe olaraksa geçtiğimiz yıl yayınlanan novellası Foster’ı beyaz perdeye uyarlamak üzere kolları sıvıyor Colm Bairéad, emanet çocuğun elinden bu kez kendisi tutuyor. Yazarının aksine bir isim veriyor ona, Cáit diye seslenmeyi uygun görüyor. Bu küçük, sessiz kızın seyahatinin, ailesinin kuzenlerinin evinde geçireceği yazın günlüğünü tutuyor. Epey kişisel bir günlük bu; ömür boyunca ilk kez görülenlerin, tadılanların ve hissedilenlerin bir arada olduğu.
Bairéad’in ilk kurmaca filmi The Quiet Girl, veya İrlandaca ismiyle An Cailín Ciúin, Keegan’ın tasarladığı dünyayı, yeşerttiği kırları ve maviye boyadığı gökyüzünü devralıyor, kamerasını 80’lerin İrlanda kırsalına çeviriyor. Cáit’in şüpheyle dolu zihnine, merak içinde kırptığı gözlerine, kuyudan kana kana içtiği suyun onda uyandırdığı hislere bakmak istiyor. Sahiden seviyor bu küçük kızı yönetmen. Onun üstüne titriyor, o koşarken ayağının takılabileceği taşları fırlatıp atmak istiyor. Bu sebeple dahil ediyor hayatına, hayatımıza Eibhlín ve Seán’ı. Madem biz kol kanat geremeyeceğiz ona, bırakalım da onlar sahiplensin emanetimizi.

Hem geçim sıkıntısı hem de hane halkının kalabalık oluşunun getirdiği yük, anne ve baba kavramlarıyla farklı bir şekilde tanıştırmış Cáit’i zamanında. Onu az biraz besleyen ve okula götürüp getiren insanlar kadar bir kapsamı var ebeveynliğin onun dünyasında. Bu nedenle Eibhlín ve Seán’ın ona karşı ilk günden geliştirdiği yaklaşım önce şaşırtıyor onu, anlamlandıramıyor. Zira yüreğinde yanmaya başlayan bu ışık epey yabancı ona, bir ilk.
Bu yaşlı çiftin geçmişi de en az küçük kızınki kadar trajik aslında. Onların lugatında da bir kayıp, Cáit’le şifa bulan bazı yaralar var. Beraber geçirdikleri yaz birbirlerine derman olacak, ailenin ve yuvanın, dünyaya gelinen yer olma zorunluluğunu kaldıracak her birinin üzerinden. Önce yabancılık çekilecek belki, ama her gün dönümünde bir adım daha atılacak, birbirlerine doğru, birbirlerinde gereken desteği bularak.
Colm Bairéad’in yönetmenliği, tıpkı uyarladığı novellada olduğu gibi tutunduğu sessiz tavırdan ve elini korkak alıştırmadan verdiği eslerden alıyor gücünü. Bir başkası sonraki sahneye meselesi sona erer ermez geçebilecekken, Bairéad tıpkı Cáit gibi o evde ve o anda bir süre daha kalabilmenin yolunu arıyor hep. Doksan dört dakikada bir başka ihtimalin peşinde, ait olunan yere yalınayak koşuyor.
Leave a Reply