Yönetmen: Ti West / Oyuncular: Mia Goth, David Corenswet, Tandi Wright, Matthew Sunderland, Emma Jenkins-Purro, Alistair Sewell / Senaryo: Ti West, Mia Goth / Tür: Korku / Süre: 102′ / Ülke: ABD

Sene 1918. Maxine ve arkadaşlarının Texas kırsalındaki malum çiftliğe gelmelerine, film çekmelerine ve ‘hak etmedikleri bir hayatı yaşamayı reddetmelerine’ daha altmış bir sene var. Ama kim burada, tabii ki Pearl. Umutla ışıldayan gözleri, kıt kanaat geçindiği dünyasını terk etme planları, bir dansçı olma ve eyaleti köşe bucak dolaşma hayalleri var. Bir ‘inci’ tanesi o kendi gözünde, bir yıldız. Kaçıp gidecek buralardan, kendi hayatını kendi kurallarına göre kuracak yeniden. Tek ihtiyacı ona yöneltilecek bir soru: Bu dansı ona lütfeder misin?
İzleyici karşısına daha önce The House of the Devil (2009) ile çıkan, 2022’nin başında ise X filmiyle bir külliyatın başlangıcı müjdeleyen Ti West, bu kez kendi yazdığı tarih kitabının gerisine gidiyor, bir orijin hikayesi anlatmak üzere sıvıyor kollarını. Bir başlangıç noktası belirlemek, X’in antagonizması, ‘tutkusunun’ fazlalığı aşikar Pearl’ün gençliğine, onu tanıdığımız güne gelene kadarki yolculuğuna bakmak istiyor. West, serinin ilk halkasında ekibin erotik filmlerini çekmek için set olarak kullandığı çiftliğin kapılarını yeniden aralıyor. Mia Goth ile güçlerini birleştirerek hem kağıt üstünde hem de ekran önünde bir efsanenin doğumunu seriyor gözler önüne.
O sıralar eşi Howard’la henüz evlenen ve en mutlu günlerini yaşamayı beklerken onu savaş sebebiyle okyanusun öteki ucuna yollayan Pearl selamlıyor bizi bu kez. Düşleriyle, arzusuyla, müstakbel uyanışıyla tam karşımızda. Annesinin iktidarı bir yük gibi binmiş sırtına, kambur etmiş onu. Devam eden salgın sebebiyle hasta düşmüş babasına bakmalı, ev işlerine yardımcı olmalı, şehre gidip gereken ne varsa toplamalıdır. Eve dönmek zorundadır sonra, annesi cezalandırır yoksa. “Ev gibisi yoktur” der Oz Büyücüsü bize, bilirsiniz. Dorothy de Kansas’daki çiftlikte benzer mesuliyetler altında kalır, kasırga kopar, başka bir dünyanın varlığını öğrenir, tanır onu, altın sarısı yollarında yürür, gün sonunda da döner evine. Rüyadır hepsi, evindedir aslında tüm vakit boyunca. Yuvasıdır burası, ayrılmamak gerekir, oraya ait olmak. Yönetmen de buradan hareket ediyor aslında tam da. Ancak bu kez evden ırak olmak için her şeyi göze alabilecek güçte, kendi tatmini için dünyayı karşısına alabilecek bir kız var karşımızda, bir anti Dorothy var, bir anti Oz Büyücüsü.

Dansçı olma hayaliyle yanıp tutuşurken, salgına ve annesine rağmen sinemaya gitmeyi de epey bir seviyor Pearl. O zamanlar henüz bebek adımlarını atıyor olan yedinci sanat, onun için çoktan bir kaçış noktasına, bir konfor alanına dönüşmüş durumda. Babasının ilaçlarından arta kalan birkaç kuruşla “Palace Follies” isimli filmi seyrediyor bu defa. Çılgınlıklar -ya da annesinin ona sürekli hatırlattığı tabiriyle aptallıklar- Sarayı olarak çevirebileceğimiz, dans sahneleriyle onu daha ilk andan büyüleyen bu film, Pearl’ün fantezilerinin bir zayıflık olarak görüldüğü, samanlığında iğne aradığı dünyasına bir güneş gibi doğuyor adeta.
Gösterimler sırasında tanıştığı, ona farklı bir yaşamın var olabileceğini gösteren projeksiyon görevlisi ise epey kilit bir noktada çıkıyor karşımıza. Pearl’ün önüne serdiği harita, serinin iki filmi arasında da bir köprü aslında. Bu genç, yakışıklı ‘sinemasever’ daha önce kimsenin izlememiş olduğu bir görüntü izletiyor Pearl’e onun evden kaçtığı bir akşam; bir yer altı işi, tarihin belki de ilk erotik filmi. İktidarın ona nakşettiği gözle önce her ne kadar ayıplasa da seyrettiği bu dokümantasyonu, bir noktada da karşı koyamıyor ona. Bu alternatif üretimin, erotizmin, perdedeki tezahürü karşısında hem dehşete düşüyor hem de tarif edemediği bir hayranlık duyuyor. İsterse o da bir gün böyle bir işte yer alabilecektir ne de olsa. On yıllar sonra tanışacağı, X’in baş kahramanı Maxine doğuyor tam bu anda. Sadistik zevklerinin, bir yıldız olarak görülme çağrısının altında yatan güce ayna tutuluyor çünkü. Zaman çizgisinin ötesinde, kendi hayalleri ve tutkuları olan bu genç kız karşısına çıkıyor onun ilk defa.
Bu saatten sonra Pearl bambaşka biri, hayatı da ona uyum sağlasa iyi eder. Önündeki tüm engellere, kapıda inatla durmaya devam eden kurtlanmış domuza rağmen, var edecek kendini. Kimse durduramayacak onu, denemeye kalkışmasınlar bile. Bıraksınlar haykırsın o yardım çığlıklarını, susturmaya çalışmasınlar, başlarına gelebilecek olandan sorumlu değil o yoksa. Şeytanın bacağını bile kırar o çünkü, kıracaktır da.
Leave a Reply