Category: Film
-
Oscars 2023: Cemoir’s predictions and ballot
These are Cemoir’s predictions and favourites in the long-awaited 95th Academy Awards, which is going to be presented by the AMPAS (Academy of Motion Picture Arts and Sciences) tonight, the 12th of March.
-
Copenhagen Does Not Exist review: Till the end of time
Skovbjerg tends to reflect the spiritual condition of the couple with a calm approach, but he uses on the other hand, visuals saturated with warmth that complement and highlight each other’s presence, as the way blue does to orange, and Sander does to Ida.
-
Infinity Pool review: Members of the bus, where do you think you are going?
In Infinity Pool, Brandon Cronenberg strikes once again with a limit-pushing thriller, proving his cinema is present independent from the roots and can read on its own.
-
Pearl
Sene 1918. Maxine ve arkadaşlarının Texas kırsalındaki malum çiftliğe gelmelerine, film çekmelerine ve ‘hak etmedikleri bir hayatı yaşamayı reddetmelerine’ daha altmış bir sene var. Ama kim burada, tabii ki Pearl. Umutla ışıldayan gözleri, kıt kanaat geçindiği dünyasını terk etme planları, bir dansçı olma ve eyaleti köşe bucak dolaşma hayalleri var. Bir ‘inci’ tanesi o kendi…
-
The Eternal Daughter
Geri dönüş. Hayatının bir kısmını geçirdiğin, iyisiyle kötüsüyle yad etmeyi umduğun yere, evine. Otel olmuş şimdi; pek de kimsenin uğramadığı, koridorlarında sayılı ayak sesinin duyulduğu, çatısı altında bir elin parmağını geçmeyecek kadar insanın konakladığı. Yalnız değilsin ama, kızın yanında, köpeğin de, hayaletler de. Nice mutlu senelere, anne.
-
The Quiet Girl
Bir yola çıkıyoruz. Birkaç ay sürecek sadece, geri döneceğiz sonra. Uzak akrabaların yanında uyanacak, günü geçirecek ve yeniden uyuyacağız. Sayılı gün. Sonra ev, sonra anne, sonra baba. Yuva. Giderken arkada bıraktığımızı sandığımız, döndüğümüzde karşımızda bulamadığımız. Anlamı değişmiş bizim için artık, dört duvardan ve büyüten insanlardan ibaret değil bizdeki karşılığı. Sevgiyi tattık çünkü geçen yaz, gerçek…
-
TÁR
Her peluş hayvanın elinde kalem olamaz, çünkü herkes orkestra yönetemez. Bir demokrasi değil bu. Aynen bunları söylüyor ünlü kondüktör Lydia Tár kızı Petra ile oyun oynamak için odasına girdiği vakit. Her şey yerli yerinde, her ikisi de farkında zaten bunun. Sınırlar çoktan çizilmiş, hem de tükenmez kalemle, Lydia’nın kalemiyle. Kendi imparatorluğunda, kızının oynadığı oyunun birebir…